ÜZÜMLÜ'DE MANİ SÖYLEME GELENEĞİ ve MANİLER
Mani
sözcüğüne ilişkin pek çok şey söylenmesine rağmen kaynağı
bilinmemektedir. Yörelere göre farklı isimlendirmeleri olan manilere Orta Asya
Türklerinde; "mahni", "mane", "çink",
"step", "aytipa",
"kayım", "çölenk", "koşyo", "aşule"
denilirken, Anadolu'da, "mani", "mâna", "mane", "meâni",
"meni", "bayatı", "hoyrat", "alagözlü", "ficek"
denilmektedir.
"Mâni" sözü arapça ma'nâ (= ma'ni)'dan gelmedir görüşü yanında
"...mani kelimesinin 15-16. yüzyıllarda tertiplenen cönklerde "mâ'nî"
tarzının yazılmasına bakılırsa, bu sözün "mana"nın
Farsça telaffuz şekli olan "mâ'nî" nin
Türkçeleşmiş bir şekli olduğunu kabul etmek gerektiği" belirtilmiştir. Şemsettin Sami maniyi: "bir
tür değil, ezgi şekli ve nağme olarak" tanımlar.
Anonim halk edebiyatı ürünlerinden
mani, sözlü anlatım geleneğiyle bugüne kadar gelmiş, konuları bakımından
"niyet-fal (yorum) manileri, sevda manileri, iş manileri, bekçi ve davulcu
manileri, İstanbul'da bazı sokak satıcılarının manileri, İstanbul meydan
kahvelerinin cinaslı manileri, Doğu Anadolu hikâye manileri, mektup
manileri" diye adlandırılır.
Yaptığımız ve yaptırdığımız
derlemelerde, mani söyleyicilerinin neredeyse tamamı kadındır. Derleme
yaparken, Karakaya ve civarındaki köylerde maniye ficek denilirken, Üzümlü merkezinde mani, meni denildiğini
gördük. Kemaliye (Eğin) ilçesinde ise maniler 11 heceli olup, "Ala gözlü"
diye adlandırılmaktadır. "Erzincan Manileri" isimli kitabında Ruhi
Kara, bu durumu şöyle ifade eder; "mani söyleyicilerine bize mani
söylemelerini istediğimizde, ilk önce
böyle bir şey bilmediklerini söylediler. Maniden bir örnek verdiğimizde bize
söylediğimizin "mani" değil, "ficek" olduğunu belirttiler..."
Çoğu 7 heceli olan mâninin kafiye düzeni
aaba düzeninde uyaklı dörtlükten oluşur. Bu uyak
düzeniyle mani diğer şiir biçimlerinden ayrılırken, her mani kendi başına
bir bütündür. Erzincan'da olduğu gibi Üzümlü ilçemizde de 7 (yedi)'li düz maniler söylenmektedir. "Erzincan ve yöresinde
genellikle sevda, gurbet, iş, niyet manileri söylenir... Üzümlü ve köylerinde mani söyleme geleneği
günümüzde pek yaygın değildir. Anonim halk edebiyatı sözlü anlatım
ürünleri arasında halen varlığını koruyan mani eskiden soğuk kış gecelerinde
"kürsü etrafında, düğünde,
bağda, bahçede, imecede çalışırken söylenirmiş.
Üzümlü
Manilerinden örnekler:
Al
çuha yeşil çuha
Al elma oyulur mu
Yeşilin
gözü çıka
Güzelden doyulur mu
Üç
gündür görmemişim
Güzeli saran kollar
Az
kaldıcanım çıka
Dünyada yorulur mu
Altın ibrik doldurdum
Altın ibrik ıladım
Gözüm yollarda durdum
Dış kapıyı suladım
Dediler yârin gelmiş
Giderken küsülüydüm
Seğirttim yolda durdum
Gelirken karşıladım
Atım gider karadan Armudun
irisine
Dağlar kalksın aradan Taş
attım birisine
Beni köye yetiştir Anne
beni çoban et
Yeri göğü yaradan Kızların
sürüsüne
Arpalar filiz oldu Altın
güzel bendi yâr
Bu dert bize az oldu Küle
döndü benzim yâr
Üzümlü'den çıkalı Nereye
gittin gelmedin
Ölüm bize farz oldu Kalbimin
veziri yâr
Bağçe barssızdır güler Bahçelerde
bamiye
Üzüm arsızdır güler İmrenirim
yemeye
İçerim kara bağlamış Sana
bir çift sözüm var
Yüzüm arzudur güler
Utanırım demeye
Bahçede güller açar Bahçelerde
maydanoz
Etrafa koku saçar Maydanozu
yoldunuz
Yârim gitti gelmedi Emmimgilin kel goldig
Bu yüzden kaldım naçar Siz mi adam
oldunuz
Bahçelerde mon meni Bir
ay doğar ne parlak
Verem ettin sen beni Muradımı ver
Allah
Nasıl verem olmayam Muradımı
verirsen
Eller sarıyor seni Kurban
keserim Allah
Bir taş attım kuruna Bizim
bağın başındaki kirazı
Akan sular durula Gidin
bakın dökülmüşmü birazı
Beni yârdan ayıran Yolladığım
mendil mendil çerezi
Yüreğinden vurula Yiyip
yiyip inkâr etme sevdiğim
Bu gece yatmamışım Bu
zaman ah bu zaman
Uykuya doymamışım Merekte sarısaman
Kirpik seni keserim Eller
ne derse desin
Yâr geçmiş duymamışım Gel
sarılak bu zaman
Çaya indim daşıyok Çayda çınar ağacı
Yüzük buldum kaşıyok Çift gezer iki bacı
Havada bir kuş gezer Küçüğü
ele emek
Benim gibi eşi yok Büyüğü
can ilacı
Çay kenarı çim tutar Çıktım
eşik arası
İki bacı mum tutar Buldum
atlas parası
Birisi şöyle böyle Tez
buldum tez yitirdim
Birisi bana yeter Nedir
bunun çaresi
Çubuğum var evelikten Dağda geyik izi var
Yılan çektim delikten Evlinin
ne yüzü var
Ne doydum ne usandım
Canım kurban bekâra
Senin gibi ferikten Şeker
gibi sözü var
Dağdan kesdim ardıcı Dağlara geldi bahar
Kınalı parmak ucu Çiçekle
doldu bağlar
Dediler yâr evleniyor Toplanın
güzel kızlar
Dedim olaydım sağdıcı
Mahallede düğün var
Dağ üstünde sarayım Kadir
kıymet bilmeze
Yâri kime sorayım Dil
meze gerdan meze
Yârdan gelen nâmeyi Dil değil dudak meze
Mendilime sarayım Bilmedim
gönül verdim
Ekinim var harmanım yok Elmalar
aluçalar
Elimde fermanım yok
Al yanak mavu çalar
Yâr yolu g ayet uzak Kız
yalnız yola çıkma
Gitmeye dermanım yok
Bir avcı seni çalar
Entarinin biçimi
Entarisi al basma
Yalan dünya geçimi Alıp
duvara asma
Gel yârim konuşalım Sen
benim ben senin
Bir sigara içimi
Her söze kulak asma
Erzincan selvi direk Evim evim
mezire
Suyu nerden indirek Babam benzer vezire
Öyle ahbap bul ki Oğlan
kırk vezir olsa
Yâre selâm gönderek Kırk kez yalvarır kıza
Gel tarladan tarladan Gidene bak gidene
Ayak çamur olmadan Gül
sarılmış dikene
Annem beni vermiyor
Mevlam sabırlar versin
Beşibirlik olmadan Gizli
sevda çekene
İbriği aldım ıladım Kadife yastık gadama
Dış kapıyısuladım Sefa geldin odama
Dediler yârin geldi Gelirse
güzel gelsin
Koşarak karşıladım Çirkin
koymam odama
Kale kaleye bakar Kapısı
kanatlıya
Ortasında su akar Ben
varmam kır atlıya
Delikanlı dururken Mevlam yazarsa yazsın
İhtiyara kim bakar Boynu
kıravatlıya
Kara hergin içinde Karanfil neden olur
Mavi şalvar kıçında Dökülür
denden olur
Çok sallanma güzelim
Ben ayrılık bilmezdim
Seferberlik içinde Ayrılık
senden olur
Keleriç'te dört oda Kemerin
baftaları
Ay girdi de buluta Sayamam
haftaları
Bu ne biçim zalim yâr
Deseler yâr geliyor
Gide beni unuta
Kırarım tahtaları
Kızılcığın dalına
Kuşburnunun irisi
Peşkir attım yanına
Geçti güzel sürüsü
Bülbül güle darılmış Sürüsünden
fayda yok
Ben de benim yârime Yaktıbeni birisi
Koyunu koyun gele Mani
maniyi açar
Postunu soyun gele Mani
bilmeyen kaçar
Allah'ıseverseniz Gelin mani diyelim
Yârimi kovun gele Mani
dertleri açar
Mavi hindi setmeli Merdivenim kırk ayak
Al dudaktan öpmeli Kırkına
verdim dayak
Geceler on beş saat Deseler
yâr geliyor
Yalnız nasıl yatmalı Giderim
yalınayak
Nahır önü har gelir Parmağında
mühür var
Ben beklerim yâr gelir
Yüreğinde kahır var
Yârin beyaz kolları Sen
bu elden gideli
Boynuma halkalanır Yemeğimde zehir var
Pencerede tül perde Sarıhindi gıygacına
Perdenin ucu yerde Şeker
düyledim ucuna
Can titrer yürek oynar
O yâre deyin gelsin
Yâri gördüğüm yerde Bizim
bağın ucuna
Sizin düğüne geldim Seher
yeli her yerlerden serindir
Yeterince eğlendim Yârdan
ayrılanın derdi derindir
Eğlenmekle kalmadım
Ağlama güzelim dökme yaşını
Oğluma kız beğendim
Gider gelirim yâr Mevlâ kerimdir
Su içen suya kanasın Şu
giden nerelidir
Yâr seven içten yansın
Ceketi karelidir
Anama haber salın O
da mıbenim gibi
O kızıbana alsın Yürekten yaralıdır
Taşta öter çil keklik Üzümlü'nün üzümü
Yâra yazdım bir mektup Dinle
benim sözümü
Bir yanıselâm dolu Dinlemezsen sözümü
Bir yanıda hasretlik Göremezsin yüzümü
Ver beşiğin sallayam Yağmur yağar taneler
Gül dalına bağlayam Başıma geldi neler
Anamdan ayrıdüştüm Ölürse çoklar ölsün
Hem deyip hem ağlayam Ölmesin bir taneler
Yüce dağ başında seni beklerim
Yüküm yıkılınca gene yüklerim
Kömür gözlerini sevdiğim yârim
Senden ayrılalıarttıdertlerim